UZAY: TÜM İNSANLIĞIN ORTAK MİRASI

         Uzayın kendisi mi yoksa sadece kullanımı ve keşfi mi tüm insanlığa tahsis edilmiştir?

        1967 Tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil Dış Uzayın Keşfi ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Anlaşma Madde I tam olarak şöyledir:

       "Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil, uzayın keşfi ve kullanılması, iktisadi veya bilimsel kalkınma derecelerine bakılmaksızın bütün ülkelerin hayır ve menfaatine yürütülmelidir; bu bütün insanlığa tahsis olunmuştur.

        Maddenin noktalı virgülden önceki ilk cümlesi keşif ve kullanmadan bahsetmektedir. Ancak devamında bütün insanlığa tahsis olunmuştur ibaresi son derece muğlak kalmıştır. 

        Özellikle uzay kaynaklarını yani madenleri çıkarma faaliyetlerinin serbestçe yapılabileceğini, madenleri çıkarma durumunda çıkaranın doğrudan kendisine ait olduğunu savunanlara göre bu durum böyledir.

        Maddede geçen hayır ve menfaat ifadelerini "zarar" kavramının karşıtı olarak kullandıklarını düşünüyorum; zira madencilik faaliyetleri yapan bir devletin diğer devletlerinin zararına olarak bu madenleri veya onlardan elde edilecek gelirleri kullanmadığı ancak onlarla bir paylaşıma da gitmediği şeklinde çıkarılan dört adet uzay madenciliği yasası var. Amerika Birleşik Devletleri tarafından çıkarılan 2015 tarihli Space Act, Lüksemburg tarafından çıkarılan 2017 tarihli Uzay Madenciliği Faaliyetleri Yasası, Birleşik Arap Emirlikleri 2019 tarihli Uzay Madenciliği Düzenlemesi ve Japonya tarafından 2021 yılında meclisten geçen Uzay Madenciliği Düzenlemesi. Bunların hepsi uzay madenleri çıkaranın mülkiyetindedir hükmü kapsamındadır. 

       Uzayın kendisinin mi yoksa sadece kullanımı ve keşfinin mi tüm insanlığa tahsis edilmesine ilişkin nasıl bir durum ortaya çıkar sorusuna şöyle örnek verebiliriz:

       Bir araba var ve bu arabanın sahibi belli değil yani bilinmiyor. Ancak tek bilinen öteden beri bu arabayı o civarda yaşayan herkes ihtiyacı olduğu zaman alıyor ya da çoluk çocuk merak edip içini inceleyebiliyor ve bunda kimse sahiplik iddia edemiyor. Sizce böyle bir düzen kurulması günümüz dünyasında ne kadar gerçekçi olur? Arabanın mülkiyeti ezelde birisine aitti ve şu anda da bir veya birden fazla kişiye aittir. Ayrıca burada bir denetim mekanizması olmalı ki ortaya çıkma ihtimali olan karışıklıkları engellesin bir düzenleme getirsin. Zira bir kesim arabayı çokça kullanarak diğer bir kesimin kullanmasını engelleyebilir. Bazıları çok bazılarıysa daha az kullanır. İşte uzay gibi sonsuz ama katılımcılarının da çok yoğun olduğu bir ortamda uzayın mülkiyetinin değil de sadece kullanım ve keşfinin tüm insanlığa tahsis edildiği yorumu bencil bir yorumdur. Gelecekte çatışmalara gebedir. Uzayın mülkiyetini ele geçirmek amacı taşımaktadır. Uzayın mülkiyetini ele geçirmekle mülkiyet kapsamındaki madenler ve kaynaklar da malikin olacaktır. 

        Örneğin Tanja Masson Zwaan da 1979 Tarihli Ay Anlaşmasına Amerika gibi devletlerce imza atılmamasını yukarıda bahsettiğim yorumla açıklıyor.  Madde 11e açıkça itiraz ediyorlar. Madde 11 şunu söylemektedir:

      “ 1-Ay ve onun doğal kaynakları, bu Anlaşma’nın konuya ilişkin hükümlerinden, özellikle maddenin 5. Paragrafında ifadesini bulan, insanlığın ortak malvarlığını oluştururlar.

        5-Bu anlaşmaya Taraf Devletler, Ay’ın doğal kaynaklarının işletilmesi mümkün hale gelir gelmez, söz konusu işletmeyi düzenleyen, uygun usuller dâhil, uluslararası bir rejim kurmayı üstlenirler. Bu hüküm, bu Anlaşma’nın 18. Maddesi uyarınca uygulanır.

       6-Bu maddenin 5. Paragrafında öngörülmüş olan uluslararası rejimin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla Taraf Devletler, mümkün ve uygulanabilir olduğu ölçüde, Ay üzerinde keşfedebildikleri bütün doğal kaynaklardan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni uluslararası bilim çevrelerini ve kamuyu haberdar ederler.

       7-Söz konusu uluslararası rejimin başlıca amaçları şunlardır:

        a) Ay’ın doğal kaynaklarının, düzenli ve güvenli bir şekilde geliştirilmesini     sağlamak,

        b) Bu kaynakların rasyonel bir şekilde idare edilmelerini sağlamak,

        c) Bu kaynakların kullanım imkânlarını geliştirmek,

       d) Bu kaynaklardan sağlanan faydaların, Taraf Devletler arasında, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimlerine ve çıkarlarına ve Ay’ın keşfine, doğrudan doğruya veya dolaylı katkıda bulunan ülkelerin gayretlerine özel bir dikkat sarf etmek suretiyle, hakkaniyete uygun paylaştırılmasını gözetmek”

       Son derece adilane yapıldığı gözüken bu anlaşmaya başta Amerika olmak üzere diğer devletler tarafından neden sürekli eleştiriler yöneltildiğini ve neden imza atıldığını yukardaki şekilde ifade edilen uzay madenciliği ve uzay kaynaklarının bencilce kullanımı yorumlarıyla anlamamız mümkündür. 

       1967 Tarihli Dış Uzay Anlaşmasında aslında Madde I’in bilinçli olarak muğlak bırakıldığını söyleyebiliriz. Bu muğlaklık da 1979 Ay Anlaşmasıyla giderilmek istenilmiştir. Ancak ne yazık ki yorumu kendi menfaat ve çıkarlarına göre yapan devletler, Ay Anlaşmasına imza atmamaktadır. 

       Yukarıdaki araba örneğini “tüm insanlığın ortak mirası” ilkesinden hareketle düşündüğümüzde zaten taşlar yerine oturmakta ve yapboz tamamlanmaktadır. Ortak mirasta kimsenin tek başına mülkiyeti ne o eşyanın kendisinde ne de kullanımı ve ürünlerinde asla mümkün değildir. Zaten böyle bir durumda ortak mirasın kullanımı ve ürünleri de kaç adet muris varsa onların eşit mülkiyetine geçer. 

      Buradaki tek yanlışlık olarak şunu açıkça ifade etmek gerekmektedir: Ay Anlaşmasında yer alan Madde 11 aslında ilk uzay anlaşması olan 1967 Tarihli Dış Uzay Anlaşmasında açıkça yer alması gerekirdi. Geçmişte yapılmamış olan bu hatadan bir an önce dönülerek imzacı devletlerce yapılması gereken maddede değişiklik teklifidir. 

Görüntülenme Sayısı: 688